Trombositler (Platelet) kanın pıhtılaşmasında, yara iyileşmesinde önemli role sahiptir ve rejeneratif (yenilenme) fonksiyonlardan sorumlu çeşitli büyüme faktörlerini içerir (örneğin, fibroblast büyüme faktörü, trombosit kaynaklı büyüme faktörü, vasküler endotelyal büyüme faktörü [VEGF]).
PRP ingilizce Trombositten Zengin Plazma (Platelet-riched plasma) kelimelerinin başharflerinin kısaltmasıdır. PRP kişinin kendi kanının santrifüj edilmesi ile elde edilen ve tam kana göre daha fazla platelet (trombosit) içeren bir kan içeriğidir. Sağlıklı bir insanda tam kan sayımı sonucunda 150.000-400.000/µL trombosit olması gerekir. PRP de ise normal kanın yaklaşık 3-7 katı trombosit bulunur.
PRP’nin tedavi edici bir araç olarak kullanılması yıllar içinde rejeneratif tıp alanında, özellikle diş hekimliğinde, kozmetik (saç ve yüzde) ve plastik cerrahide, yara iyileşmesi ve cilt yenilenmesinde, ortopedi ve diğer alanlarda önemli gelişmelere yol açmıştır.
Son yıllarda intrakavernozal (penis içine) PRP enjeksiyonları sertleşme bozukluğunun tedavisinde umut verici, anjiyojenik(damar geliştirici), vaskülojenik ve rejeneratif (yenileyici) tedavi modalitesi. olarak ortaya çıkmıştır.
P-Shot yani “Priapus Shot” kişiden alınan bir miktar kanın trombositten zengin plazmaya (PRP) ayrılması ve sonrasında corpus cavernosuma(penis içerisine) enjekte edilmesi işlemine denir. Kişinin kendi kanından elde edilen bir tedavi yöntemi olduğu için daha doğal bir tedavi seçeneği olduğu düşünülmektedir ve FDA (Food and Drug Administration = Amerika ilaç ve gıda dairesi) onaylı bir tedavidir.
P-shot sonrasında hasta günlük yaşamına devam edebilir. Cinsel ilişki dahil kısıtlama yoktur. Kişinin kendi kanından hazırlandığı için yan etki ve allerji riski yoktur. Nadiren enjeksiyon yerinde kızarıklık, morarma ve enjeksiyon esnasında yanma ve ağrı izlenebilir.
